Geçtiği Kadar Özgürsün..
- Aşırı Düşünme
- 24 Oca
- 3 dakikada okunur
Yağmurlu Bir Günün Düşündürdükleri
Bugün hava oldukça kapalı ve neredeyse iki gündür durmadan yağmur yağdı. Böyle havalarda kendimi devamlı camdan dışarıya, yağmura bakarken buluyorum. Şanslıyım ki Yunan adalarını ve denizi görebildiğim bir manzaram var. Yağmurun usulca yağıp denizin sakin görüntüsünü bozuluşunu seyrediyorum. Ne zaman hava biraz karanlık ve nemli olsa, Orhan Veli’nin bir şiirini anımsarım;
Ne durmadan yağıyor yağmur, Ne durmadan geçiyor insanlar! Hep mi ıslak sokaklar, hep mi yorgun yüzler? Bir şey var içimde, adı yok.
Geçicilik Üzerine Düşünceler
Son zamanlarda üzerinde sık sık düşündüğüm, ama benim de adını tam olarak koyamadığım bir konu var ve bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Zaman zaman hayatın akışında hepimizin şöyle bir belimizi doğrultup derin bir nefes almak, ara vermek istediğimiz zamanlar mutlaka olur. "Bu kadar koşuşturmacanın, bu kadar çaba sarf etmenin ne anlamı var? Tüm bunların sonunda geriye ne kalacak?" diye mutlaka düşünmüş, ama belki de çokça üstünde durmamışızdır. Bugün biraz bu konu, yani "Geçicilik" üzerine konuşalım istiyorum.
Geçiciliğin Doğası
Geçicilik, hepimizin hayatının bir yerlerinde deneyimlediği, ama bazen anlamlandıramadığı ya da bilinçsizce göz ardı ettiği bir duygu. Hayatın, içinde bulunduğumuz anın gelip geçiciliğini fark etmek, bir yandan hüzünlendirirken öte yandan bizler için benzersiz bir motivasyon kaynağı oluşturabilir.
Düşünsenize, çıktığınız bir tatilde uzun zamandır görmediğiniz ama özlemini duyduğunuz bir dostunuzla karşılaştınız. Geceler boyu yapılan keyifli sohbetler, birlikte yenilen lezzetli yemekler, bitmek bilmeyecekmiş gibi birbiri ardına gelen eğlenceler... Uzun zamandır yaşamadığınız bir keyif ve mutluluk anı! Ama tatil bitip, o an ve o anın nesnesi de ortadan kaybolduğunda, size bir armağan gibi sunulan bu rastlantısal mutluluk da bir anda ortadan kaybolur. Ya da hatıramızda daha dünmüş gibi capcanlı duran yavrumuzun mis kokulu minik bebek ayaklarının, şimdi aromatik kokulu 42 numara ayaklara dönüşmesi oldukça mutluluk verici fakat bir o kadar da hüzünlüdür...
Hayatımızdaki bu kadar çok değişen şey, bazen keyifli, bazen komik ama sıkıntılı bir süreç olabiliyor tüm bunların yanında her ne kadar kaçınmak istiyor olsak da bu tecrübeler bazen acı verici bir kayıp olarak da karşımıza çıkabiliyor. Tüm bu duyguları ve hatıraları hem kıymetli hem de katlanılabilir kılan şey ise Geçicilik.
Marcus Aurelius ve Geçicilik
Yakın zamanda Irvin D. Yalom’un bir kitabında, Marcus Aurelius’tan alıntıladığı şu sözler bana neredeyse bir aydınlanma yaşattı diyebilirim;
"Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar hem de onların nesneleri. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın."
Bu sözleri tekrar tekrar okuduğumda, yitirmeye başladığım gençliğimin, sona eren ilişkilerimin, zihnimde yavaş yavaş solmaya başlayan anılarımın geçiciliği üzerine daha huzurlu düşünmeye başladım. Başkalarının sona erdirdiği ya da benim sona erdirdiğim ilişkilerim, bir zamanlar iyi ve güzel hissettiren şeylerin belki de sadece bana öyle hissettirdiği düşüncesi...
Tüm bu kaygılar, bu sözlerin etkisiyle azalıyor ve daha huzurlu hissetmemi sağlıyor.
Geçiciliğin Özgürleştirici Yanı
Tüm bu kaygılara sahipken, bu söz her ne kadar ürpertici gelmiş olsa da, biraz düşündüğümde özgürleştirici bir yanı olduğuna eminim. Ve bunun bende olduğu gibi sizi de özgürleştirebilmesini, hiç olmazsa bu konuda ufak aydınlık bir pencere açabilmesini istiyorum. Bugünlerde ne için çabalıyorsanız ya da yakın zamanda neye üzüldüyseniz, bir es verip durabilmenizi dilerim.
Özellikle biraz daha negatif diyebileceğim zorlayıcı duyguları işaret etmek istiyorum, çünkü birçoğumuz artık yirmili yaşların sonunda hayat ile mücadele ediyor, kayıplarımızın ve kaygılarımızın üstesinden gelmeye çalışıyoruz ve her ne kadar bizi destekleyen insanlar olsa da zihnimizin içinde düşüncelerimiz ile yalnızız. Hayatın ne kadar hızlı aktığını fark etmiyoruz. Ama eğer tüm bu karmaşanın içerisinde bir adım geriye çıkıp hayatımıza biraz uzaktan bakmayı başarabilirsek, geçiciliğin nesne olan bizler üzerindeki tesirini daha net görebiliriz.
Şiirlerle Geçicilik
Cahit Sıtkı bunu başarabilenlerden biri bence. O da diyor ya o meşhur şiirinde;
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider.
Bence bu şiir, sadece yaşlanmanın değil aslında yaşamın her evresinin geçiciliğini en çarpıcı şekilde yüzümüze vuran ve üzerine bolca düşünülesi eserlerden bir tanesi.
Kendime şu soruyu soruyorum: Tüm yüzeysel isteklerimin yanında benim için gerçekten değerli olan şey ne? Ve bunun geçici olduğunu bilmek, onu nasıl daha özel kılmama yardım eder? O yüzden kendimize "hiç kimse ve hiçbir yerde olacağımız günleri" anımsatmaktan çekinmeyelim. Bugünkü hedeflerimiz her ne kadar gerçek ya da zaruri olursa olsun, aynı oranda geçici. Bu yüzden anın kıymetini ve güzelliğini kaçırmayalım.
Son Söz
Hepimiz için sahip olduklarımızın ve bizim yanımızda duranların kıymetini bildiğimiz, minnet duyduğumuz anılara sahip olalım.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Sevgiyle ve anın tadını çıkararak kalın.
Comments